AHADİYETÜL CEM - SENSİN !..

İnsan hakikatini farketmek ve bu farkındalıkla yaşamak için varolmuştur. Kimi insan fıtratına göre bunu çok kolaylıkla idrak ederek bir anda bulabilir. Kimi ise bunun için zaman gererktiğini ve uygun ortamın oluşmasına bağlı olduğunu düşünür. İdrakin hazmedilmesi sisteme tabilik gereği duyar ki zahirde oluşum açığa çıksın. Kendi gerçeğimizi kendimiz yaratırız : hazmetme süreçleri olan nefs mertebelerini uzatan ya da kısaltan da beynimizdeki inançlar ve yargılardır. En doğruyu, en güzeli bulabilme aşkı süreci..

Günümüz yenileyicisinin açtığı yol bu işi epey kolaylaştırdı. Çok şeye gerek olmadan insanın beynini tanıyabildiği ölçüde farkındalık geliyor. Uzun yıllar süren öğretilere dayalı bir yol değil artık bu. Çünkü öylesine yoğun bir biçimde her yerde yaygın ve her konunun zirvesini bulmasıyla gelinen bir nokta ki. Bilim, fizik, müzik, felesefe, astroloji vs. her konu zirvesinin kemaline gelip gerçek HU-viyetini kazandı.

Şimdi ; benim beynini kullanmaktan anladığım ; EPİFİZ i olabildiğince aktif tutabilmek..
Bunun sebebi ; nokta denilen şey bu..

Frontal lob un amigdala üzerinde otomatik hakimiyet kurması ancak epifizin melatonin salgısının seratonin e dönüşümüyle mümkün. Epifiz destekli olmayan bir frontal lob kullanımında kesin dönüşümler yaşanmıyor. Seratonin gözlüğüyle bakan insan herşeyi güzel görüp farkındalıkla değerlendirme oluşturabiliyor. Epifiz in bir beyinde tam işleviyle çalıştığının adına eskiler AHADİYETÜL CEM MAKAMI demişti..

AHADİYETÜL CEM MAKAMI: Bekabillah mertebelerinin 4. ve sonuncusudur. Bu makam Makamı Muhammed dir. Makamı Mahmud da denilir. Kesret olan varlıklardan kaydın kaldırıldığı yerdir. Bundan sonra başka bir makam da yoktur, en yüce mertebedir.

1- Ahadiyetül Ayn (Ahadiyet kaynağı, gözü, özü, kendisi, noktası)
2- Ahadiyetül Kesret (Ahaddan kudretle çıkan kesret.. seyir yada farkındalığın çok çok üstü; kudreti ortaya koyan Tek varlık..)

diye iki kısımda mütala edilir.

Resulullaha mahsus bir makamdır. Lâkin gerek enbiya ve gerek evliya bu makama hakikatı Muhammedi ile vasıl olur ve bu makam hitam makamıdır. Her bir zerrenin hakikati aynı Haktır, kesret yoktur. Mesela kırk ayineye baksa kırk ayinede görünen birdir.

Bununla ilgili daha birçok tanım var kaynaklarda , dileyen bakabilir ..

Burda benim demek istediğim olay şu ;

Ahadiyyetül ayn epifiz (şuur) noktasında durabilen bilinç..
Ahadiyetül Kesret ; Kudret in açığa çıkarttığı herşey .. Kadir ismini sürekli kullanan beyin .

İnsan beyni sonsuz sınırsız frekans a hem ayna hem de o frekansların dönüştürücüsü olduğu için buna Ahadiyetül cem yani beynin tam kemaliyle çalışır olması diyoruz..

Herşey Bende !..

Evet herşey sende .. Ama sen ahadiyetül ayn da öyle bir vuslat halindesin ki , başka hiçbirşey umrunda olmadığı için Herşey Sende..
İşte o umrunda olmayan kişi birşey diyeceği zaman ; "SEN" der..

Bugün kişisel gelişim tutkunlarının "herşey benim" anlayışından öyle uzakki bu.. Kuran ın hemen hemen tüm sureleri bu farkı anlatır.. "Herşey Benim" anlayışının sistem gereği nasıl felaketlere sürüklediğini.. Biri sistem içinde kendini ortaya koyabilme çabası , diğeri ise sistemin üstüne çıkıp sadece sevgilisinin gözünden bakanın çabasız ortaya çıkan kudreti.. O nun SEN ya da BEN deme derdi de yoktur işte.. Ama o ; SEN der.. Çünkü otomatikman Allah ile yaşamanın getirisidir ; "haddini bilmek".. Sen dediği kesin kendidir zaten..

Bi izni Allah derken; kudreti, gördüklerimizle, duyduklarımızla, algıladığımız herşeyle kendimizden karşımızdakine veriyoruz .

SEN diyerek ..

Bi izni ; İzin veriyorum SANA
çünkü ; SENSİN zahire çıkan KADİR

İzin veren ise öyle bir Ahad ki ....

Bu konuyu anlayabileceğim kıvama getirip öğreten Osman Ceyhan a sonsuz sevgilerimle ..

Osman Ceyhan ın duası ;

Allah özümüzün hakikatini bilmeyi bulmayı hazmıyla hissedip yaşamayı kolaylaştırmış olsun ..

Ü.Ö.